KENTE İLİŞKİN BİR NOT DEFTERİ: YOLCU
Seher UYSAL
Genellikle video çalışmalarıyla çeşitli karma sergilerden tanıdığımız Harun
Töle'nin Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Yolcu”, 17 Kasım tarihine kadar
GaleriBu'da. "Yolcu" çeşitli kent hallerini mercek altına alan,
kentin yapısından beslenen bir sergi. Töle'nin amacı yaşadığı kenti anlatmaktan
ziyade, tıpkı bir yolcu gibi geçip gittiği sokaklarda, birbirine benzer tanıdık
hallerin, kısa süreli gerçekleşip biten anların kayıtlarını tutmak; kentin
kendine özgü yapısını sorgulamak ve buradan yola çıkarak, yolcu olma halinin
insana yaşattığı birebir tecrübeyi aktarmak. Bu tecrübeyi tanıdığı ama
yaşamadığı Leipzig, Berlin, Amsterdam gibi batılı kentlerin yanı sıra İstanbul
ve Kocaeli gibi şehirler üzerinden aktarıyor. Fotoğraflar da bu nedenle
turistik ve tanıdık öğeleri değil; yansımaları, yağmurla birden oluşan küçük
göletleri, mağaza vitrinlerinin ışıl ışıl, insanları kendine çağıran yapısını,
sokakta geçici performanslar gerçekleştiren kişileri, kent duvarlarını, bu
duvarlardaki graffitileri, posterleri, kısa süreli oluşan
"tablo"ları, arnavut kaldırımlarının tanıdık eski dokusunu
gösteriyor.
Video çalışmaları ise çoğunlukla kent içinde birbirine dokunmaya çalışan,
kendilerine özgü dünyaları çevresine aktarmakta zorlanan insan hallerini işaret
ediyor. Dileklerini bir kağıda yazıp asan, dileklerin gerçekleşmesini istediği
kadar, başkalarının da benzer şeyleri dilediğini görerek çoğalmayı uman ve
kendilerine benzeyenlere ulaşmaya çalışan bireyleri anlatıyor. Adliye
binalarının önünde çalışan arzuhalcilere benzeyen “Mektupçu” ise; daktilo gibi
artık pek kullanılmayan ve nostaljik bir nesneye dönüşen araç ile bizler için
tanıdık ama eski bir mesleğin rolünü ters çevirerek, insanlar arası bir
iletişim yöntemine dönüştürüyor. Mektupçu
bir videonun yanı sıra, videodaki objeyi (daktiloyu) içeren bir düzenleme ve
sergi misafirlerinden katılım da bekliyor. Böylece kişilerin kapalı dünyasını
dışarıya açmaları için küçük çaplı bir girişim ve olasılık yaratıyor.
Yin Yang, bu çokça bilinen sembolün, hipnotik bir etki yaratacak
şekilde kısa sürede büyümesini gösteren soyut bir görselle başlayıp, kısa
sürede seslerin de yardımıyla tanıdık bir hal almaya başlıyor. Kentin iyi ve kötü taraflarının
oluşturduğu kendi içinde bir dengeyi işaret eden bu kısa video çalışma, Töle’nin
şehir içinde kendini olup biteni gözleyen ve kayıt tutan bir izleyici olarak konumlandırışının bir işareti olarak görülebilir. Olup bitene
müdahale etmekten çok, onları gözlemleyen ve bu süre zarfında kısa süreli
rastlaşmalar sayesinde küçük resimsel anlar yakalayan, nesnelere ve mekanlara
daha dikkatli bakmanın bireylere yaptıracağı küçük keşiflerle ilgilenen bir
sanatçı Töle.
Galeri mekanından alıp çıkabileceğiniz kartpostallarsa yine aslında
kaybolmaya yüz tutan bir iletişim aracını işaret ediyor. Turistlerin yeni
gittikleri kentlerde aldıkları, çoğunlukla kentin önemli anıtlarını,
saraylarını gösteren kartpostalların rolü küçük bir oyunla ters çevrilerek; her
sokakta görülebilecek türden, duvarlara uygulanmış sokak sanatı örneklerini
gösteriyor. Yine de bir iletişim olanağından ziyade artık kullanılmayan bir anı
nesnesini, bir nostalji duygusunu hatırlatıyor.
Harun Töle’nin ilk kişisel sergisi bu anlamda kente yönelik bir eleştiriden
ziyade, tanıklıklara mekanlara ilişkin bir kişisel not defteri. Bakıp geçilen,
bilinen ama herşeyin görünür olduğu bir kent mekanında, artık görünürlüğünü
yitirmiş olan; an, nesne ve olayları işaret eden bir kayıt defteri bu. Yine de
kayıtları gerçekçi bir belgesel gibi değil, olaylara tanık olan bir görgü tanığının
kendi bakış açısı üzerinden yansıtıyor. Böylece tüm bu kişisel hikayeler, gören
kişilerin de birden hatırladığı, tanıdık ve bildik hikayeleri onlara yeniden
yaşatıyor. “Yolcu” 1-17 Kasım tarihleri arasında Pazartesi hariç her gün
GaleriBu’da görülebilir.