24 Nisan 2024 Çarşamba


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Uluslararası Çevrimiçi Karma Sergi/23 April National Sovereignty and Children's Day International Online Group Exhibition


23.04-10.05. 2024




 

16 Nisan 2024 Salı


 15 Nisan Dünya Sanat Günü Uluslararası Çevrimiçi Karma Sergi/15 April World Art Day International  Online Group Exhibition

15-30.04.2024 



18 Mart 2024 Pazartesi


18 Mart Çanakkale Zaferi Uluslararası Çevrimiçi Karma Sergi / 18 March Çanakkale Victory International Online Group Exhibition

 18-30.03.2024



12 Mart 2024 Salı



 

12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü Uluslararası Çevrimiçi Karma Sergi / 12 March Acceptance of the Independence Anthem and Mehmet Akif Ersoy Commemoration Day International Online Group Exhibition

12-25.03.2024






8 Mart 2024 Cuma




"Kadına Saygı" 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Uluslararası Çevrimiçi Karma Sergi / "Respect for Women" 8 March International Women's Day International Online Group Exhibition
08-20.03.2024






14 Şubat 2024 Çarşamba

 


CINEMEDIA Yazılı & Görsel-İşitsel Dergi / CINEMEDIA Text & Audiovisual Journal 
Volume 1 Issue 1 (2023)

https://cinearji.com/cinemedia/



Torino Atı’nı Sesle Düşünmek 
Video Essay


TORİNO ATI’NI SESLE DÜŞÜNMEK

THINKING THE TURIN HORSE WITH SOUND 

Her deneme, denemeyi yeniden tanımlar

Nurdan Gürbilek

 

Onun karakterleri ne kadar 

anlamsız olsa da hep bir şeyler 

yapmakla meşguldürler. 

Nadiren sadece oturur beklerler, 

meditasyon yapar gibi hareketsiz dururlar 

veya adeta hiçliğe bakarlar.

András Bálint Kovács

Béla Tarr’ın 2011 tarihli “Torino Atı/ The Turin Horse” filmi sinematografik anlamda olduğu kadar Tarr’ın bu filmden sonra bir daha film çekmeyeceğini açıklamasıyla da sinema tarihinde yerini almıştır. Kovács (2015: 184-185), Tarr’ın sinema film yönetmenliği kariyerinin kapanışı olarak tasarlanan Torino Atı’nı, diğer filmlerinin içerisindeki en radikali olarak nitelendirmektedir. Ona göre anlatı minimalizmi, öncekilerden daha uzun çekimler, yinelenen olaylardan oluşan, çizgisel olmayan gelişimi ve film boyunca aralarında nadiren konuşan baba kız karakterleri bu radikalliğin temelini oluşturmaktadır. Ek olarak, filmdeki çatışma Tarr’ın erken dönemllerindeki filmlerinde olduğu gibi iletişim sorunu kaynaklı olmayıp, “basitçe hava koşulları ve atın hastalığı yüzünden mülklerini terk edememeleri gerçeğindendir. Böylece ilk defa fiziksel durum, kişisel çatışmaların kapan olduğu ana temayı geliştirme vesilesi değil, doğal güçlerin sonucu olarak” temel konu olmaktadır (Kovács, 2015: 118).

Küçük evlerinde sıradan gündelik yaşantıları olan arabacı ile kızının altı gününe odaklanan filmde “olaylar bir amaca yönelik sekans oluşturmak üzere üst üste birikmez, ileri derecede yinelemecidir ve günü geçirmeyi sağlamak” amacındadır (Kovács, 2015: 186). Rancière (2016: 74-75) iki cinsiyeti, iki kuşağı ve iki tür grafik çizgisini temsil ettiğini belirttiği filmin bu iki ana karakterinin gündelik yaşantılarını bir hayatta kalma sorunu olarak görür: “Hiçbir vaatle bölünmeyen, tek bir ihtimalle karşı karşıya olan bir gündelik zaman: Artık tekrar bile edememe ihtimali. Beklentilerin kesiştiği ve pazarlıkların yapıldığı kafeler yoktur artık. Rüzgârlı bir kırda yitmiş bir ev vardır sadece. Hiçbir yanılgı, hiçbir pazarlık, hiçbir yalan yoktur artık: Yalnızca bir hayatta kalma meselesi – ertesi güne çıkmak, haşlanmış patatesten ibaret bir öğünle mümkündür ancak. Bu mesele, üçüncü bir karaktere, ata bağlıdır.”

Karakterlerin belli bir amaçları ya da planları görülmemektedir. Tarr’ın tipik bir karakteri olarak penceredeki adam, şeylerin kendisine doğru gelişlerini seyretmektedir: “Ve onları seyretmek, kendini onların istilasına bırakmaktır ve dışarının taleplerini eyleme geçme dürtüsüne dönüştüren normal yoldan çıkmaktır. Zaten, eyleme geçmek için dürtüler yetmez. Amaçlar gereklidir” (Rancière, 2016: 32-33).

Filmde karakterler olayları etkilemeye çalışmadıkları gibi atın ölümü, suyun tükenişi, ateşin kayboluşu gibi olup bitenler üzerinde etkin olmayıp, çaresizdirler. Kaçmayı denerler ancak kaçtıkları yere geri dönerler (Kovács, 2015: 187). 

Rancière (2016: 76-77) baba ve kızın eşyalarını at arabasına yükleyip bu gitme denemelerine “değişim zamanı” olarak adlandırmaktadır. Bunun yanın daha iki zaman daha vardır: ölüme götüren “tükeniş zamanı” ve “tekrarın zamanı”. Tekrarın zamanı; “rüzgârda dans eden yaprakların arasından uzaktaki çıplak ağacın görüldüğü pencerenin ardındaki nöbetin zamanı. Bu, geri döndüklerinde, kızın saçlarıyla çevrili, duyguları kestirilemeyen oval yüzünü ardında fark ettiğimiz pencereye doğru, rüzgârın ve pusun içinden yavaşça yaklaşan kamera hareketidir. Bu, ertesi gün, ata sessiz veda sonrası, önce bulanık olan, kameranın geri çekilmesiyle bize rüzgârı, yaprakları, ufuktaki ağacı ve düşüncelerine artık nüfuz edemediğimiz ihtiyarın sırtını gösteren pencere camıdır.”

Bu “ilk” video deneme çalışması, ana karakterlerin pencere camından bakışlarını gösteren çekimler ile filmin ses evreni arasındaki ilişkisellikten hareketle Torino Atı filmi  üzerine düşünme ve hissetme denemesidir. “Önce yap, sonra düşün” mottosuyla (Keathley&Mittell, 2019) öncelikli olarak karakterlerin pencere önünde oldukları sahneler tespit edilip bu sahneler Adobe Premier kurgu programına yüklenerek, görüntü ve ses kuşaklarının birbirinden ayrılmasıyla beraber “film malzemesiyle düşünme” (Grant, 2020: 359) süreci başlamıştır. Karakterlerin pencere önünde durdukları ve sanki hiçliğe baktıkları (Kovács, 2015: 147) bu çekimlerin içinden fotoğrafik kareler alınarak, her biri uzun bir sekans olarak, bir tür zamanı durduran bu çekimlerin, kendi tekil estetik özü (Kovács, 2015: 29)  anlaşılmaya ve yeniden keşfedilmeye çalışılmıştır. Bu tekil estetik özün izini sürerken karakterlerin filmdeki sıradan gündelik yaşamlarında en sık yineledikleri bu cam önünde oturmalarını gösteren sahnelerin hareketsizleştirilmesinin aksine karakterlerin bu oturma eylemlerinin öncesindeki yaptıkları gündelik olağan işlerin seslerinin, rüzgârın sesinin belli bir kısmına yer verilmiştir. Buna ek olarak Tarr’ın filmlerinde müziğin  “oyuncularla veya öyküdeki sahnelerle eşit önemde role” sahip olduğunu belirtmesinden (Kovács, 2015: 31) hareketle filmin müziğinden de kesitler yer almıştır. Cam önünde durma anına gelmeden önce neler yaptıkları ses aracılığıyla duyumsanmakta ve yanı sıra karakterlerin gündelik yaşamlarının tekrarlanan eylemleri de fark edilebilmektedir. Böylelikle “Tarr’ın filmdeki anlatıyı yavaşlatmak için kullandığı “yaygın tekrarlama; gündelik eylemlerin gerçek zamanlı ve ayrıntılı betimlenmesi; tek düze eylemlerin gerçek zamanlı ve ayrıntılı betimlenmesi; tek düze hareketlerin temsili; ölü zamanın yaygın temsili” (Kovács, 2015: 190)  hissedilebilmektedir. Bunun yanı sıra tekrarlanan müzikle, durmadan devam eden rüzgâr sesi ve kullanılan diğer sesler ile imgelerin işbirliğine girerek nasıl sıkıntılı bir atmosfer yarattığı  (Kovács, 2015: 119) bir kez daha deneyimlenmektedir 

Filmdeki altı günlük anlatının ruhuna uygun olarak video deneme de altı güne bölünürek, tükenişe doğru gidiş takip edilmiştir. Video denemede bu süreç, bilinçli olmayan bir şekilde, kısala kısala ve filmin tersine hızlı bir şekilde kendini göstermiştir.  Denemenin bu ritmi Tarr’ın sinematografik tercih olarak seçtiği uzun çekimlerin, anlatısı yavaşlığının, yinelemelerinin filmin içsel zamanı için ne denli önemli tercihler olduğunu, Tarr’ın üslubunun görsel ve işitsel gücünü bir kez daha göstermektedir. Tarr’ın sekanslarının mekânı ve zamanı duyumsatmak için nasıl kusursuzca kurulduğunu ve anlatı tercihlerinin birisinin dahi noksanlığının ya da değişmesinin izleme ve hissetme deneyimini farklılaştırma ya da eksik bırakma potansiyeli bulunduğu farkedilebilmektedir.  

 

Walter Benjamin’in “Tekil ânın çözümlenmesinde bütünün kristalini keşfetmek” (aktaran Gürbilek, 2015: 14) cümlesinden hareketle bu video denemedeki bağlantılar, Torino Atı’nın tekil estetik özünü filmin görsel ve işitsel mazlemeleriyle keşif denemesinin bütünü  anlama ve deneyimleme noktasında ne denli ortaya çıkarıcı olacağı tartışmalıdır. Çünkü “Ama baştan söylemek lazım: Hiçbir denem bütünün, tekilin içinde parıldadığı kristali ele geçiremez. Ya kaybolmuşuzdur patikada ya da fazla yüksekteyizdir. Ya iskelesi yoktur denemenin ya da iskele fazla sağlamdır. Aynı kalemden çıkmış denemeler çoktan çatılmış bir yapının farklı görünümleri değil, hiç tamamlanamayacak bir bütünün eksiğine yerleşen parçalardır. ‘Tekil ânın çözümlenmesinde bütünün kristalini keşfetmek’ denemenin ütopyasıdır – tekili bütüne dönüştürecek felsefe taşı. Deneme kristalin peşine düşer, ama mevcut olduğunu ileri sürmeden” (Gürbilek, 2015: 16).

Buna karşın video deneme aracılığıyla Torino Atı üzerine filmin kendi görsel ve işitsel malzemesiyle yaparak düşünme, filme dair bir sinefil heyecanını, filmi anlamaya ve hissetmeye dair kişisel deneyimleri ortaya koyan yaratıcı bir süreç olmuştur. Buna ek olarak filme dair daha öncesinde edinilen akademik bilgiler, film eleştirileri, yorumlar ile yeniden bağlantılar kurma imkânı sunmasının yanında akademik bilgi üretimine ilişkin alışkanlıkların ve kabullerin üzerine de bir yeniden düşünme, gözden geçirme ve sorgulama fırsatı sunmaktadır.

 

Kaynakça

 

Grant, C. (2020). İç İçe Geçen Tutkular: Videografik Derlemede Kurgu Yoluyla Filmi Düşünmek (Çev. İ. Gürkan). sinecine, 11(2), 359.

Gürbilek, N. (2015). Sessizin Payı. İstanbul: Metis.

Gürbilek, N. (2023). Örme Biçimleri Bir Ters Bir Düz Fragmanlar. İstanbul: Metis.

Keathley, C., Mittell, J. (2019). Scholarship in Sound & Image: A Pedagogical Essay, http://videographicessay.org/works/videographic-essay/scholarship-in-sound--image?path=contents

Kovács, A. B. (2015). Béla Tarr Sineması Çember Kapanır (Çev. M. İbiş). İstanbul: Hayalperest Yay. 

Rancière, J. (2016). Béla Tarr, Ertesi Zaman (Çev. Elif Karakaya). İstanbul: Lemis Yay.